Tuğgeneral Ali AYDIN |
Latest Entries »
Yörük Türkmen Vakfı (YÖRTÜRK) Kayseri Şubesi’nin Muharrem ayı dolayısıyla düzenlediği etkinlikte, Hacı Bektaş-ı Veli Kültürü Derneği dedesi ile cami imamı birlik mesajları verdi.
YÖRTÜRK’ün aşure ikramında bulunduğu etkinlikte, Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yaşatma Derneği Kayseri Şubesi, Türk Ocağı ve Seyyid Burhaneddin Derneği yetkilileri bir araya geldi. YÖRTÜRK Vakfı Kayseri Şube Başkanı Ali Aydın yaptığı konuşmada, Muharrem ayının önemine değinerek, tüm dünyada kargaşanın olduğu bir dönemde birlik ve beraberlik mesajı verdiklerini vurguladı.
Aydın, “İçinde bulunduğumuz Muharrem ayı dolayısıyla tüm halklar gibi bizde bu ay içerisinde aşure ikramı yapıyoruz. Muharrem ayı İslam inancına göre önemli günlerden biridir. YÖRTÜRK olarak Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Derneği, Türk Ocağı Kayseri Şubesi ve Seyyid Burhaneddin Derneği yetkililerine ikramlarda bulunuyoruz. Bu bizim için gurur verici bir tablodur” dedi.
Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yaşatma Derneği dedesi olan Hasan Müldür ve Caferbey Mahallesi imamı Ali Doğan’ın okuduğu duaların ardından davetlilere aşure ikramı yapıldı.
Müldür ve Doğan, birlik mesajları da verdi. Programda konuşan Alevi Dedesi Hasan Müldür, geçmişten bugüne örnekler vererek yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Müldür, “Bu güne kadar 1972 yılından beri bizler sokaklarda Aleviyiz diyemiyoruz. Bu memleketin temel taşlarıyız, Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne inanan insanlar olarak bu memlekette biz de varız diyoruz” diye konuştu.
1.Kuruluş sırasında aşiretlerin rolü neydi?
Osmanlı İmparatorluğunun kurucu unsuru, Oğuzların Kayı Boyu’na mensup Karakeçili Türkmenleri idi. İmparatorluğun kurucusu Osman Gazi de bir boy beyi idi.
Moğolların önünden kaçarak önce Orta Anadolu’ya, daha sonra da Batı Anadolu’ya göç eden Kayılar, yolculukları esnasında dağılmışlar ve bu boyun küçük bir parçası Marmara bölgesine gelip Söğüt’e yerleşmişti.
Beyliğin ilk askeri kuvvetleri aşiretlerden oluşuyordu. Daha sonra beylik büyüdükçe, savaş zamanlarında bir araya gelen aşiret kuvvetleri ihtiyaca cevap vermemeye başladı.
Orhan Gazi devrinde Türk köylülerden vergi muafiyeti karşılığında “yaya” ve “müsellem” adı altında daimi birlikler oluşturuldu.
Osmanlıların sürekli fütuhatla büyümesi, yaya ve müsellem birliklerinin de yetersiz kalmalarına yol açtı.
Bunun üzerine I. Murad devrinden itibaren esir alınan Hıristiyanlardan Kapıkulu askeri yetiştirilmeye başlandı. Merkezi ordunun kurulmasıyla birlikte, aşiretler yavaş yavaş Osmanlı ordusunda görev yapmamaya başladılar.
Ancak Osmanlı yönetimi, aşiretleri, fethedilen yerlere iskân ederek, o bölgelerin Türkleşmesinde kullanmaya başladı.
2.Osmanlı, Türk aşiretlerini hor gördü mü?
Osmanlı İmparatorluğu, hâkimiyeti altına aldığı toplulukların iktisadi faaliyetlerinin deva mından yana bir siyaset izlediğinden, Türkmenlerin de ha yat tarzlarına müdahale etmemişti.
Osmanlı yönetimi, aşiretleri imparatorluk ekonomisinin parçalarından birisi olarak görmüş ve Türkmenleri aşiretlerine göre sayımlarını yaparak bunlara “sancak” veya “kaza” statüsü vermişti. Özellikle aşiretlerin yetiştirdiği hayvanlara ve üret tikleri mallara im paratorlukta ihti yaç duyulduğu için, Türkmenlerin aşi ret hayatına devam etmeleri, devlet yönetiminin işine geliyordu.
Divan-ı Hümayun, aşiretlerin adli veya hukuki meselelerinin yerinde çözül mesine yönelik kanun ve emirler çıkarmıştı. Tufan Gündüz’e göre böylece belli bir idari yapılanmaya sahip, yaylak-kışlak mahalleri önce den tayin edilmiş ve topluca yaptıkları göç hareketleri ta kip edilebilen kalabalık Türkmen teşekkülleri ortaya çıkmıştı.
Osmanlı yönetimi, rahat vergi toplamak ve aşiretlerin yaylak-kışlak güzergâhı ara sındaki yerleşik halkın rahat sız edilmemesini sağlamak için konar-göçerleri bir arada tutmaya gayret gösterirdi.
Tufan Gündüz’e göre, devlet, nüfusu artan bir aşiretin bölünerek yeni bir cemaat meydana getirme sine de karışmazdı. Yeni bölünen bir cemaat nüfus du rumuna göre “mahalle” veya “oymak” adıyla anılırdı.
Bunlar başlangıçta ayrıl dıkları aşiretin bir parçası ola rak kaydedilirler, eski kethü dalarının idaresinde kalırlar ve daha önce birlikte konup göçtükleri aşiret ile konup göçmeye devam ederlerdi. Eğer, nüfus olarak temsil edi lecek güce ulaşırlarsa kendi iç lerinden seçtikleri bir kethüda tarafından idare olunurlar, genellikle o kethüdanın adını alırlar ve “cemaat” olarak anılırlardı.
Osmanlı İmparatorluğu, konar-göçer toplulukları hiç bir zaman kendine rakip olarak görmemiş, onlara impara torluk tebaasının bir bölümü ve ekonominin bir parçası olarak bakmış ve asayişi boz madıkları sürece, üzerlerine girmemişti.
Nitekim aşiretler de Celali isyanlarının en yoğun olduğu devrilerde bile, nadir olarak eşkıyalık faaliyetlerine karış mışlardı.
İktisadi açıdan köylüler ve şehirlilerin yanında, Türk menler üçüncü bir gücü oluşturmaktaydı. Osmanlı yöneti minin Türkmenlere yönelik özel bir siyaseti yoktu; temel de iktisadi faaliyetin devamı na ve asayişe bakılıyordu. Devlet, tebaasından hiçbir grubu diğerinden da ha üstün ya da daha aşağı seviyede gör memiştir.
Paul Wittek’e gö re, aşiretler, Osmanlı cemiyetine girerek, bu toplumda Türk unsurunu devamlı olarak kuv vetlendirip, yenilemişlerdir.
3.Türkmenler devlete nasıl bakıyorlardı?
Safevi Devleti’nin kurul duğu 15. Yüzyıl’ın sonu ve 16. Yüzyıl’ın başla rında, bazı aşiretler İran’a göç ederken bu aşiretlerin bazı grupları Anadolu’da kalmıştı. Yoğun Safevi siyasetinin tesi riyle bazı Türkmenler, Os manlı yönetimine karşı tavır aldılar. Ancak bu durum Anadolu’daki Türkmenlerin tamamında değil, Orta ve Gü ney Anadolu’daki bazı aşiret ler için söz konusuydu.
Nitekim devletin aldığı tedbirler sonucunda, 16. Yüz yıl’ın sonlarından itibaren bu bölgelerdeki aşiretler de devlet yönetimine boyun eğdiler. Ki mi iddiaların tersine, Türk menler devlete karşı çoğu za man uzlaşmacı bir yol takip ettiler.
Aşiretler, iktisadi hayatla rının güvence altına alınması için, zaman zaman vergi ver meyeceklerini ve dağılacakla rını söyleyerek devlet yöneti mini tehdit etmişler ve devlet de vergi kaybına uğramamak için gerekli düzenlemeleri yapmıştı.
4.Aşiretler hangi bölgelerde yaşıyorlardı?
Aşiretlerin bü yük bölümü Anadolu’day dı. En büyük iki aşi ret, Uluyörük ve Dul kadirli Türkmenleri idi.
Uluyörük Türk menleri Tokat, Sivas, çorum, Kırşehir, Çorum, Ankara, Es kişehir ve Yozgat’ta; Dulka dirli Türkmenleri ise Maraş, Kırşehir, Yozgat, Adana, Ur fa, Adıyaman ve Kayseri’de yaşıyorlardı.
İki aşiretin 16. Yüzyıl’daki toplam nüfusu 300 bin civa rındaydı. Anadolu’da orta bü yüklükteki bir şehrin bu dö nemde 5 ila 10 bin kişilik bir nüfusa sahip olduğu göz önüne alındığında aşiretlerin nü fusu oldukça kalabalıktır.
Konya Bozkırı’nda Atçe kenler; Trabzon, Giresun, Gü müşhane ve Balıkesir’de Çep niler; Kayseri’de Avşarlar; Si vas’ın güneyinde (Divriği, Şar kışla, Kangal ve Gürün ve ci varı) Yenil Türkmenleri (Dul kadir ve Halep Türkmenlerin den meydana geliyordu); An kara ve Bursa arasında Kara keçililer; Diyarbakır, Urfa, Mardin, Erzurum ve Kars civarında Bozulus Türkmenleri (Akkoyunlu aşiretleri); Mani sa’da Ellici ve Mukataa Yö rükleri; İç Ege’de (Kütahya Uşak, Denizli) Bozguş Yörükleri, Kılcan Yörükleri ve Ak keçili Yörükleri; Denizli’de Kayı Yörükleri ve Çobanlar Yörükleri; Aydın’da Karaca koyunlar, Çuga Yörükleri ve Çulluyan Yörükleri yaşıyor lardı.
Muğla ve civarında Kayı, Kızılcakeçili, Kızıl cakoyunlu Divane Ali, Balıkcı ve Hor zum aşiretleri; Mer sin ve civarında İçel Yörükleri, Kütah ya’da Kütahya Yö rükleri: Antalya’da Teke Türkmenleri, Bolu’da Bolu Yörükle ri; Hatay ve civarında Özeroğulları (Üzeyir Türkmenleri); Ada na’da Ramazanlu Ulu su; Tarsus’ta Varsaklar; Kastamonu’da Kastamonu Yörükleri; Kayseri, Isparta, Afyon, Ay dın, Balıkesir, Kütahya, Niğ de, Aksaray, Nevşehir ve Kır şehir’de Danişmendliler yerleş mişlerdi.
5.Anadolu dışında hangi bölgelerde yaşadılar?
Anadolu dışın da Rumeli ile Suriye ve Irak’ta da Türk aşiretleri vardı. Rume li’deki aşiretler “Ru meli Yörükleri” di ye anılırlardı ve bu bölgeye Osmanlı tarafından Ana dolu’dan getirile rek yerleştirilmişlerdi.
Rumeli Yörükleri içindeki büyük aşiret ler; Naldöken Yörükle ri, Tanrıdağı(Karagöz)
Yörükleri, Selanik Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Ofcabolu Yörükleri, Vize Yörükleri idi.
Suriye ve Irak’taki Türk menler, Türkler Anadolu’ya gelmeden önce bu bölgelere yerleşmişlerdi. Halep ve civa rında Halep Türkmenleri, Ha ma’da Selluriye (Salur) Türk menleri ile Hama Bayadı, Humus’ta Salur Avşar ve Ba yındır boylarına mensup Türkmenler, Trablusşam ve Lazkiye’de de yine Avşar, Sa lur ve Bayındır boylarına mensup aşiretler yaşıyorlardı. Şam civarında da Bayadlar vardı. Irak’ta özellikle Kerkük bölgesinde yoğun bir Türk men nüfusu mevcuttu.
6.Aşiretler nasıl idare ediliyorlardı?
Aşiretler genellikle idari statüde bir “kaza” itibar olunur ve kadı tarafın dan idare edilirlerdi. Türkmen lerden vergilerini toplayıp, dev lete teslim edenlere Türkmen Ağası veya Türkmen Voyvoda sı denilirdi,
Aşiretlerin Divan-ı Hümayun ile irtibatı ise, aşiret ileri gelenleri tarafından en büyük cemaatten seçilip, padişah ta rafından tayin edilen boy bey leriydi. Ayrıca Türkmenlerin bir diğer yöneticisi olan kethüdalar da, her aşiret grubunun temsilcisi durumunda olup, kendi cemaatleri içinden seçilip dev let tarafından tanı yorlardı.
Türkmenler için çıkarılmış özel ka nunlar vardı. Kanunnamelerde aşiretlerin yaylak ve kışlak yol culukları sırasında bir yerde durmamaları, durmaları gerekirse üç günden fazla oturmamaları ve çevreye zarar vermemeleri, zarar verirlerse tazmin etmeleri yazılıdır.
7.Aşiretler nasıl isim alırlardı?
Türkmenler Anadolu’da çoğunlukla mensup ol dukları Oğuz boyları nın isimlerini kullanmamışlar dı. Aşiretler, Anadolu’da yeni isimlerle anıldılar. İlhan Şa hin’in tespitlerine göre aşiretle rin adlarını belirle yen faktörler şunlar dı:
1. Yaşadıkları coğrafi bölge: Bolu Yörükleri, Halep Türkmenleri, Turhal Yörükleri.
2. Boy be yinin veya aşiretin kethüdasının ismi.
3. Yaptıkları işler: At çekenler, Okçu İzzendinli, Yay cı Bedir.
4. Mensup oldukları siyası teşekkül: Dulkadirli Türkmenleri, Ramazanlı Ulu su.
5. Mensup oldukları Oğuz Boyu: Avşar, Kayı, Salur.
6. Mali ve hukuki statüleri: Ellici Yörükleri, Mukataa Yörükleri, Yüzdeciyan Yörükleri…
8.Osmanlı, aşiretleri iskâna zorladı mı?
Rudi Paul Lindner, Osmanlı İmparatorluğu’nun bilinçli olarak Türkmenleri ekonomik açıdan yıkıma uğratmaya yönelik bir siyaset izlediğini öne sürer.
Böylece, konar-göçerlere yerleşik hayata geçmekten başka hiçbir alternatif bırakıl madığını iddia eder.
Ancak bu ve benzeri iddi alar doğru değildir. Osmanlı yönetimi, aşiret leri ekonominin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü için, yürüttükleri iktisadi faaliyet leri sürdürmelerini istiyordu. Devletin, istisnai durumlar dı şında, aşiretleri yerleşik haya ta geçirmek gibi bir niyeti yoktu.
İskân faaliyetleri başlan gıçta programsızdı. Aşi retleri toprağa yerleşmeye devletin teşvik ettiği ve ya zorladığına dair örnekler azdı.
Mecburi iskân döneminde bile, bazı aşiretler iktisadi güçlerini kaybetme ihtimaline karsı iskân harici tutulmuş lardı.
Devlet özellikle 17. Yüz yıl’ın sonlarında, imparatorlu ğun ekonomik yapısının alt üst olması yüzünden, aşiretle ri iskâna tabi tutmaya başladı.
Viyana bozgun yıllarından sonra uzun savaş döneminin meydana getirdiği iktisadi darlık yüzünden halk kitleleri topraklarını terk ederek, yerleşim yerlerini boş bırakarak, vergi gelirinin azalmasına yol açtılar.
Yine bu dö nemde toplumsal ve ekonomik den gelerin bozulması nedeniyle aşiret lerin de yaylak ve kışlak mahalleri ni terk etmeleri, imparatorluktaki kaos orta mını daha da büyüttü.
Bunun üzerine Osmanlı yönetimi, 1691- 1695 yılları arasında, harap ve boş yerleri imar edip iskâna açmak için bazı bölgelerde aşiretleri zorla iskân etti.
Ancak bazı aşiretler yerle rini beğenmeyerek iskân edil dikleri mahalleri terk ettiler.
9.“Türkmen” ve “Yörük” ne demektir?
Türkmen is mi Türk aşiretleri nin kökenlerini belirlemek için yabancılar tarafın dan verilmiş bir ad idi. Ancak da ha sonra Türkmen kelimesi aşiretin hayat tarzını yani konar-göçerliğini ifade etmek için kullanıldı.
Türkmenlere, 15. Yüz yıldan itibaren “Yörük” de de nildi. Yörük kelimesi “yürü mek” filinden türetilmeydi ve aşiretlerin konar-göçer yapısı nı belirtmek için söylenirdi.
Bir iddiaya göre, Osmanlı yönetimi Anadolu’daki en bü yük rakipleri Karamanlıların Türkmen olarak ortaya çıkma sı yüzünden, kendi toprakla rında kalan aşiretleri “Yörük” diye niteleyerek Karaman Bey liği ile ortak bir paydayı engel lemek istemişti.
Diğer bir iddiaya göre Anadolu’ya ilk gelen konar göçer Türkler, “Yörük”; ikinci göç dalgasıyla gelenler ise, “Türkmen” olarak nitelen dirilmişlerdi.
Bazı araştırmalarda Yörük ve Türkmenlerin ayrı ayrı ve farklı bir etnik grup gibi gös terilmesi yanlış ve kasıtlıdır. Yörük ve Türkmenler aşiret hayatı yaşayan Türklerdir.
10.Türkmenler göçebe değil miydi?
Osmanlı İmparatorlu ğu topraklarında ya şayan Türkmen aşi retlerinin çoğu göçebe değildi.
Tam olarak yerleşik bir hayat yaşamasalar da, göçebe ler gibi devamlı göç etmezler, sadece yaylak ve kışlak mahal leri arasında gidip gelirlerdi.
Bu yüzden de aşiretlere konar-göçer denilirdi. Aşiret ler, yaylalarda hayvancılık, kışlaklarında ise çiftçilik ya parlardı. Kışlak mahalleri za manla önce mezraya, sonra da köye dönüşmüş ve aşiretler buralara yerleşmişlerdi. Os manlı zamanındaki aşiretler den göçebe karakteri gösteren nadir gruplardan biri, Halep Türkmenleriydi.
BİBLİYOGRAFYA
• Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, İstanbul 1987.
• Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara 1991.
•Mehmet İnbaşı, Rumeli Yörükleri, 1544- 1675, Erzurum 2000.
• Paul Wittek, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Türk Aşiretlerin Rolü”, çev. Ercüment Kuran, Tarih Dergisi, Sayı: 17- 18 (İstanbul 1963).
• Faruk Sümer, Oğuzlar/Türkmenler, İstanbul 1981
• Tufan Gündüz, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri, Bozulus Türkmenleri 1540- 1640, Ankara 1997.
• Tufan Gündüz, XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Danişmendli Türkmenleri, İstanbul 2005.
• Halil İnalcık, Yürüks, Their Origins, Expansion and Economic Role, Oriental Carpet and Textile Studies I, ed. R. Pinner and W. Denny, Londra 1986.
• Yörükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri, Ankara 2000.
• İlhan Şahin, Osmanlı Devrinde Konar-Göçer Aşiretlerin İsim Almalarına Dair Bazı Mülahazalar, Tarih Enstitüsü Dergisi, XIII, İstanbul 1987.
Kaynak : Erhan Afyoncu – Popüler Tarih Dergisi / 56.Sayı / Nisan 2005.
Hazırlayan: Tarihci http://www.tarihcininyeri.net
Boz-Oklar: Dış Oğuzlar da denip, Sağ kolu teşkil ederler. (Bkz. Oğuz Kağan Destanı)
1. Gün-Alp/Gün-Han: Sembolü şâhin. Oğulları: a) Kayıg/Kayı-Han: “Sağlam, berk” mânâsındadır. Üç kıta ve yedi denize altı yüz yıldan fazla hâkim olan Osmanlı sülâlesi bu boydandır. Kayı Boyundan Ertuğrul Gâzi ve her biri birer müstesnâ şahsiyete sâhip, çoğu dâhî, cihangir, kumandan, şâir ve sanatkâr olan Osmanlı sultanları, Kayı Han neslinin kıymetini göstermeye kâfidir. b) Bayat: “Devletli, nîmeti bol” mânâsındadır. Maraş ve çevresine hâkim olan Dulkadiroğulları, İran’da Kaçarlar, Horasan’da Kara Bayatlar, Maku ve Doğubeyazıt hanları, Kerkük Türkmenlerinin çoğu, bu boydandır. Dede Korkut kitabını 1480’de Hicaz’da yazan Tebrizli Hasan ve meşhûr şâir Fuzûlî bu boydandır. c) Alka-Bölük/Alka-Evli: “Nereye varsa başarı gösterir” mânâsındadır. Türkiye ve Âzerbaycan’daki Alaca, Alacalılar adı taşıyan yerler bu boyun hatırasıdır. d) Kara-Bölük/Kara-Evli: “Kara otağlı (çadırlı)” mânâsındadır. Karalar ve karalı gibi coğrafî yer adları bunlardan kalmadır.
2. Ay-Alp/Ay-Han: Sembolü kartal. Oğulları: a) Yazgur/Yazır: “Çok ülkeye hâkim” mânâsındadır. Ab-Yabgu devrindeki Yenibent Yabguları, Batı Türkistan’daki Cend Emirleri, Kara-Daş denilen Horasan Yazırları, Ahıska’dan aşağı Kür boyundaki Azgur-Et (Azgur Yurdu) Kalesi, Kürmanç Kürtlerinin Azan Boyu, Toroslardaki Gündüzoğulları Hanedanı bu boydandır. b) Tokar/Töker/Döğer: “Dürüp toplar” mânâsındadır. Yenikentli Vezir Ayıdur, Harput-Diyarbakır-Mardin hâkimleri, Artuklular, Sincar-Siverek, Suruç arasında hâkim eski Caber Beyleri, Memluklar devrinde Halep Döğeriyle Hama Döğerleri, bugünkü Mardin-Urfa arasında yirmi dört oymaklı Kürt Döğerleri, Hazar Denizi doğusundaki Saka Boyu Takharlar; Şavşat’taki Ören kale, To-Kharis ve Malatya’nın Tokharis bucağı, Dağıstan’daki Digor ve Kars ve Arpaçay sağındaki Digor kazası bu boydan hatıradır. c) Totırka/Dodurga/Dödürge: “Ülke almak ve hanlık yapmak” mânâsındadır. Sivas doğusundaki Tödürgeler bu boydandır. d) Yaparlı: “Misk kokulu” mânâsındadır. Zaza Çarekliler ve misk ticareti yapan Yaparı Oymağı bu boydandır. Yaparı Oymağının Akkoyunlu ve Giraylı camilerinin mihrap duvar harcına bu güzel ıtriyattan kattıklarından hâlâ hoş kokmaktadır. Diyarbakır ve Kırım’da hatıraları vardır.
3. Yıldız-Alp/Yıldız Han: Sembolü tavşancıl. Oğulları: a) Avşar/Afşar: “Çevik ve vahşî hayvan avına hevesli” mânâsındadır. Hazistan Beyleri, Konya’daki Karamanoğulları, İran’daki Avşarlı Nâdir Şah ve hanedanı, Ürmiye ve Horasan Afşarları bu boydandır. b) Kızık: “Yasakta pek ciddi ve kuvvetli” mânâsındadır. Gaziantep, Halep ve Ankara çevresindeki Kızıklar, Doğu Gürcistan’da ve Şirvan batısındaki ovaya Kızık adını verenler bu boydandır. c) Beğdili: “Ulular gibi aziz” mânâsındadır. Harezmşahlar, Bozok/Yozgat-Raka/Halep çevresindeki Beğdililer, Kürmanç Badılları bu boydandır. d) Karkın/Kargın, “Taşkın ve doyurucu” mânâsındadır. Akkoyunlu-Dulkadiroğlu ve Halep-Hatay bölgesindeki Kargunlar, Doğu Anadolu ve Âzerbaycan’daki ilkbaharda eriyen karların suları ile kopan sel ve su kabarmasına da Kargın/Korkhun denilmesi bu boyun adındandır.
Üç-Oklar: İç Oğuzlar da denilip, sol kolu teşkil ederler.
1. Gök-Alp/Gök Han: Sembolü sungur. Oğulları: a) Bayundur/Bayındır: “Her zaman nîmetle dolu yer” mânâsındadır. Akkoyunlular sülâlesi, İzmir’den Âzerbaycan’daki Gence’ye kadar Bayındır adlı yerler bu boydan gelir. b) Beçene/Beçenek/Peçenek: “İyi çalışkan, gayretli” mânâsındadır. Karadeniz kuzeyi ile Balkan Yarımadasına göçen ve 1071 Malazgirt ile 1176 Miryokefalon Meydan Muhârebelerinde Bizanslılardan ayrılarak Selçuklular safına geçen Peçenekler, Dicle Kürmançlarının iki ana kolundan güneydeki Beçene Kolu, Ankara-Çukurova Halep bölgelerindeki Türkmen oymaklarından Peçenekler bu boydandır. c) Çavuldur/Çavındır: “Ünlü, şerefli, cavlı” mânâsındadır. Türkmenistan’da Mangışlak Çavuldurları, Çorum çevresindeki Çavuldur ve Anadolu’daki Çavdar Türkmen oymakları, Erzurum ve çevresindeki Çoğundur adlı köyler bu boyun adından gelmektedir. d) Çepni: “Düşmanı nerede görse savaşıp hemen çarpan, vuran ve hızlı savaşan” mânâsındadır. Rize-Sinop arasındaki çok usta demirci Çepniler ve Çebiler, Kırşehir, Manisa-Balıkesir çevresindeki ve Kars ile Van bölgelerinde Türkmen Oymağı Çepniler bulunmaktadır.
2. Dağ-Alp/Dağ Han: Sembolü uçkuş. Oğulları: a) Salgur/Salur: “Vardığı yerde kılıç ve çomağı ile iş görür” mânâsındadır. Kars ve Erzurum hâkimi Salur Kazan Han Sülâlesi, Sivas-Kayseri hükümdarı âlim ve şair Kadı Burhâneddin Ahmed ve Devleti, Fars Atabegleri, Salgurlular, Horasan’daki Teke-Yomurt ve Sarık adlı Türkmenlerin çoğu bu boydandır. b) Eymür/Imır/İmir: “Pek iyi ve zengin” mânâsındadır. Akkoyunlu, Dulkadirli ve Halep Türkmenleri içindeki Eymürlü/İmirlü oymakları, Çıldır ve Tiflis’teki iyi halıcı ve keçeci Terekeme Oymağı bu boydandır. c) Ala-Yontlup/Ala-Yundlu: “Alaca atlı, hayvanları iyi” mânâsındadır. Yonca kelimesi bu boyun hatırasıdır. d) Yüregir/Üregir: “Daima iyi iş ve düzen kurucu” mânâsındadır. Orta Toros ve Çukurova Üç-Oklu Türkmenlerinin çoğu, Adana’daki Ramazanoğulları bu boydandır.
3. Deniz Alp/Deniz Han: Sembolü çakır. Oğulları: a) Iğdır/Yiğdir/İğdir: “Yiğitlik, büyüklük” mânâsındadır. İçel’in Bozdoğanlı Oymağı, Anadolu’da yüzlerce yer adı bırakan İğdirler, İran’da büyük Kaşkay-Eli içindeki İğdirler ve Iğdır adı, bu boyun hâtırasıdır. b) Beğduz/Bügdüz/Böğdüz: “Herkese tevâzu gösterir ve hizmet eder mânâsındadır. Dicle Kürtleri ilbeği olup, Hazret-i Peygamber’e elçi giden (622-623 yılları arasında Medîne’ye varan), Bogduz-Aman Hanedanı temsilcisi ve Kürmanç’ın iki ana kolundan Bokhlular/Botanlar, Yenikent-Yabgularından onuncu yüzyıldaki Şahmelik’in Atabegi Kuzulu, Halep Türkmenlerinden Büğdüzler bu boydandır. c) Yıva/Iva: “Derecesi hepsinden üstün” mânâsındadır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh (1072-1092) devrinde Suriye ve Filistin’i feth eden Atsız Beğ, 12. yüzyılda Hemedân batısında Cebel bölgesi hâkimleri Berçemeoğulları, Haçlıları Halep çevresinde yenen Yaruk Beg, Güney-Âzerbaycan’daki Kaçarlu-Yıva Oymağı bu boydandır. Ankara’da çok makbul yuva kavunu bu boyun yerleştiği ve adları ile anılan köylerde yetişir. d) Kınık: “Her yerde aziz, muhterem” mânâsındadır. Büyük ve Anadolu Selçuklu devletleri, Orta Toroslardaki Üçoklu Türkmenler, Halep-Ankara ve Aydın’daki Kınık Oymakları bu boydandır.
Bursa ( 41 köy )
Kütahya ( 37 köy )
Eskişehir ( 35 köy )
Bergama ( 30 köy )
Bilecik ( 25 köy )
Adapazarı
Manisa ( 11 köy )
Afyon ( 11 köy )
Uşak ( 4 köy )
2.Çeki ( Orhaneli )
3.Düvenli ( Keles )
4.Kocakovacık ( Keles )
5.Küçükkovacık ( Keles )
6.Sorgun ( Keles )
7.Belenören ( Keles )
8.Yağcılar ( Keles )
9.Baraklı ( Keles )
10.Akçapınar ( Keles )
11.Durhasan ( Büyükorhan )
12.Gölbaşı ( Kestel )
13.Dışkaya ( Gürsu )
14.Çataltepe ( Gürsu )
15.Mirzaoba ( Mudanya )
16.Kaymakoba ( Mudanya )
17.Hançerli ( Mudanya )
18.Muratoba ( Gemlik )
19.Yeniköy ( Gemlik )
20.Beylik (Karacabey )
21.Boğazköy ( Karacabey )
22.Doğanalan (M.K.Paşa)
23.Ağaçlı (M.K.Paşa)
24.Korubaşı (M.K.Paşa)
25.Kocakoru (M.K.Paşa)
26.Killik (M.K.Paşa)
27.Körekem (M.K.Paşa)
28.Uğurlupınar ( M.K.Paşa )
29.Eskikızılelma ( M.K.Paşa )
30.Şehriman (M.K.Paşa)
31.İncealipınar (M.K.Paşa)
32.Karagölet (İnegöl)
33.Akbaşlar (İnegöl)
34.Dömez (İnegöl)
35.Yeniyörük (İnegöl)
36.Hacıhasan (İnegöl)
37.Bayramşah (İnegöl)
38.Sincansarnıç (M.K.Paşa)
39.Yörükler ( İznik )
40.Karacakaya ( İnegöl )
41.Tekkederesi ( İnegöl )
2.Domur
3.Çarşamba
4.Çukurca
5.Fındıcak
6.Berçin
7.Tıraz
8.Erikli
9.Eğdemir
10.Eğirler
11.Kalkan
12.Koyunoba
13.Karapınar
14.Kayalıdere
15.Kızılcık
16.Ortacı
17.Sarıçam
18.Sarıkaya
19.Şenköy
20.Toklar
21.Yassıeynehan
22.Yeniler
23.Öreyler
25.Burhan
26.Çıkrık
27.Kozluca
28.Yaylacık
29.Çakıllı
30.Üyücek
31.İkibaşlı
33.Çakmak
34.Bayramşah
36.Eğridere
2.Çamköy ( Merkez )
3.Çullugörece (Saruhanlı)
4.Hacıisalar (Turgutlu)
5.Şeyhli (Kula)
6.Eminbey (Salihli)
7.Kaplan (Salihli)
8.Ortaköy (Salihli)
9.Mıdıklı (Selendi)
10.Karakeçili (Gördes)
11.Oğulduruk (Gördes)
2.Timurlu
3.Sazak
4.Alifakih
5.Şerifoğlu
6.Fatmaoğlu
7.Akdere
8.Karaağaca
9.Çamlıkebir
10.Kuyu
11.Davırkı
12.Aşağı Çaybelen
Kayaca ( Tavas / Denizli )
Söğüt ( Çavdır / Burdur )
Turanlar ( Germencik / Aydın )
Karaağaçlı ( Germencik / Aydın )
Uzunkum ( Germencik / Aydın )
2.Üzümlü (Gölpazarı)
3.Dereboyu (Söğüt)
4.Küçükelmalı (Pazaryeri)
5.Yörükelmalı (Pazaryeri)
6.Günyurdu(Bakraz) (Pazaryeri)
7.Dömez (Pazaryeri)
8.Dombayçayırı (Bozüyük)
9.Aksutekke (Bozüyük )
10.Darıdere( Söğüt )
11.Yörükyayla ( Söğüt )
12.Kapanalan ( Söğüt )
13.Çaydere ( Söğüt )
14.Gözalan ( Söğüt )
15.Yörükçinisi ( Söğüt )
16.İnceköy ( Söğüt )
17.Elmacık ( Söğüt )
18.A.Armutlu ( Söğüt )
19.Y.Armutlu ( Söğüt )
20.Kızılmeşe
21.Kızıltepe
22.Bayramşah
23.Asarcık ( İnhisar )
26.Bilecik/Merkez ( Kurucu halkı )
2.Arıkaya
3.Yarımca
4.Bozdağ
5.Kavacık
6.Turgutlar
7.Yusuflar
8.Akçayır
9.Mollaoğlu
10.Yörükkartal
11.Erenkara
12.Margı
13.Karacahisar
14.Akçakaya
15.Avlamış
16.Aşağı Kuzfındık
17.Yukarı Kuzfındık
18.Dutluca
19.Eceköy
21.Ayvacık
22.Musalar
23.Karacalar
24.Üçbaş
25.Beşsaray
26.Göknebi
27.Gemiş
28.Akin
29.Göcenoluk
30.Bahşayiş
31.Tonra
32.Erikli
33.Numanoluk
34.Taşlık
2.Deliktaş
3.Karayük
4.Karadibek
5.Kurtini
6.Başıbüyük
7.Göllü
8.Mezra
9.Mızar ( Karakeçi )
10.Karacaviran
11.Çabakçur
12.Azimülk
13.Karafinik
14.Keş
15.Beyan
16.Timeyti
17.Uzuncuk
13.Uzunziyaret
14.Üzümkar
15.Zilfil
16.Kıliçek
17.Kızılali
18.Taşlı
19.Beyali
20.Torunali
21.Kabik
22.Bozkuyu
23.Kabasırt
24.Kabahaydar
25.Tanrıverdi
26.Kapaklı
27.Kale
28.Kazani (Kazan)
29.Bağbük
30.Kırbani
31.Mehmedihan
32.Şevek
33.Payamlı
34.Kantara
35.Mehmetviran (Mehmetören)
36.Kurbağalı
37.Sülüklü
38.Sadıklı
39.Salur
40.Çepni
41.Çandırkeş
42.Mezincik
43.Toru
44.Osmanbey
45.Saluca
Kavacık
Düzkışla
Sorguncuk
Yörükköy ( Safranbolu / Karabük )
Karapürçek ( Biga / Çanakkale )
Cumali ( Ortaköy / Aksaray )
Gaylan ( Bergama / İzmir )
Karakeçili ( Çorum )
Yenikaş (Mersin/Aydıncık)
a) Horasan ve Anadolu arasında Akkoyunlu, Karakoyunlu, Selçuklu, Moğollar ve çevredeki diğer devletler arasında, sonralarında ise -Balkanları’da içine alacak şekilde- Osmanlı, Safevi, Balkanlar’daki devletler, (ve diğer devletler) arasındaki savaşlar, Türkmenler’in diğer boylarla (aşiretlerle) olan sorunları ve göçBabai, Şeyh Bedrettin, Şahkulu, Celalî ayaklanmaları gibi Proto-Kızılbaş/Kızılbaşlık ile ve/veya Türkmenler ile ilgisi olduğu düşünülen ayaklanmalar.Yavuz Sultan Selim’in doğu seferi.Akkoyunlu, Karakoyunlu, Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aşiretlere bakış açısı ve aşiretleri konuşlandırma politikaları. (53)
a.g.e. adı geçen eser
a.g.m. adı geçen makalebkz. bakınız
s sayfa
Felsefe Ansiklopedisi, Orhan HANÇERLİOĞLU, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993.
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Mehmet Zeki PAKALIN, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1993.
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ferit DEVELLİOĞLU, 15. Baskı, Aydın Kitabevi Yayınları, 1988.
AKDAĞ, Mustafa, Türk Halkı’nın Dirlik ve Düzenlik Kavgası-Celâlî İsyanları, Cem Yayınevi, İstanbul, Eylül 1995.
BİRDOĞAN, Nejat, Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşmesi, Alev yayınları, İstanbul, Ekim 1992.ÇAMUROĞLU, Reha, Tarih, Heterodoksi ve Babailer, Der Yayınları, İstanbul, 1990.
EYUBOĞLU, Sabahattin, Pir Sultan Abdal, Cem Yayınevi, 5. Basım, Haziran 1997.FIRAT, M. Şerif, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Türk Kültürü Araştırma Enstütüsü Yayınları, 5. Baskı, Ankara 1983.GÖKBİLGİN, M.Tayyib, Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlâdı Fâtihân, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1957.GÖLPINARLI, Abdülbaki, Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1997.GÜNDÜZ, Tufan, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, Bilge Yayınları, Ankara, Ekim-1997.HALAÇOĞLU, Yusuf, 18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2. Baskı, Ankara.KÖPRÜLÜ, Fuat, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, 5. Basım, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1984.KÜTÜKOĞLU, Bekir, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri, İstanbul Fetih Cemiyeti Yayını, İstanbul, 1993.OCAK, Ahmet Yaşar, Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri, İletişim Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2000.OCAK, Ahmet Yaşar, Babailer İsyanı-Aleviliğin Tarihsel Altyapısı, Dergah Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1996.OCAK, Ahmet Yaşar, İslam-Türk İnançlarında Hızır Yahut Hızır-İlyas Kültü, Türk Kültürünü Araştırma Entitüsü Yayınları, Ankara, 1991.OĞUZ, Burhan, Türk Halk Düşüncesi ve Hareketlerinin İdeolojik Kökenleri, Simurg Yayıncılık, İstanbul, Haziran 1997.ORHONLU, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskanı, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1987.ÖZ, Baki, Kurtuluş Savaşı’nda Alevi-Bektaşiler, Cumhuriyet Gazetesi Yayını, İstanbul, Ağustos 1997.
SÜMER, Faruk, Karakoyunlular, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1984.SÜMER, Faruk, Oğuzlar(Türkmenler), 3. Baskı, Ana Yayınları, Eylül 1980.SÜMER, Faruk, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türkleri’nin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992.ŞEREFHAN, Şerefnâme (Kürt Tarihi), Çev: M. Emin BOZARSLAN, Hasat Yayınları, İstanbul, 1990.ŞAHİN, Osman, Son Yörük, Kaynak Yayınları, İstanbul, Eylül 1992.TEMREN, Belkıs, Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1994.UĞUR, Ahmet, Yavuz Sultan Selim’in Siyasi ve Askeri Hayatı, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 2001.UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988.YALMAN, Ali Rıza, Cenupta Türkmen Oymakları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1977.YAMAN, Ali, Alevilik’te Dedelik-Ocaklar, Cep Kitapları Dizisi-2, (Kendi Yayını), İstanbul, 1998.
YAMAN, Mehmet, Erdebilli Şeyh Safi ve Buyruğu, (Kendi Yayını), İstanbul, 1994.
3. MAKALELER ve RAPOR:EFENDİYEV,Oktay, Safevi Devleti’nin Kuruluşunda Türk Aşiretlerinin Rolü, Yabancı Araştırmacıların Gözüyle Alevilik, Çeviri: İlhan Cem ERSEVEN, Ant Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1997GÖLPINARLI, Abdülbaki, İslam Ansiklopedisi Kızılbaş Maddesi, Sadeleştiren: Alişan AKPINAR, Folklora Doğru, 63. Sayı, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul, 1998.MELIKOFF, Irene, Alevi-Bektaşiliğin Tarihi Kökenleri, Bektaşi-Kızılbaş(Alevi) Bölünmesi ve Neticeleri, Türkiye’de Aleviler-Bektaşiler-Nusayriler, Ensar Neşriyat.MELIKOFF, Irene, Bektaşilik/Kızılbaşlık: Tarihsel Bölünme ve Sonuçları, Alevi Kimliği, Editörler: T. OLSSON, E. ÖZDALGA, C. RAUDVERE, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, Mart 1999.OĞUZ, Burhan, Anadolu Aleviliği’nin Kökenleri, Folklor ve Etnoğrafya Araştırmaları 1984, Anadolu sanat Yayınları, İstanbul, 1984.ÖZGÜL, Vatan, Kazdağı Çevresi Tahtacıları ve 5 Telli Saz, Halkbilimi Dergisi, 1. Sayı, Ankara, Güz 1996.ÖZGÜL, Vatan, Kızılbaşlık’ın Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme, Folklor/Edebiyat Dergisi, 23. Sayı, Yaz 2000.ÖZKAN, Nevzat, Dede Korkut Kitabı’nda Dini-Tasavvufi Unsurlar, Milli Folklor Dergisi, 21. Sayı, Ankara, Bahar 1994.SAKATOĞLU, Selçuk, Sarıkeçililer-Toroslar’ın Son Göçebeleri, Atlas Dergisi, Sayı:71, İstanbul, Şubat 1999SOLAK, İbrahim, Anadolu’da Nüfus Hareketleri ve Osmanlı Devletinin İskân Politikası, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 127, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, Ağustos 2000, İstanbul.
Dersim, Jandarma Genel Komutanlığı’nın Raporu, Kaynak Yayınları, İstanbul, Ekim 1998.Dipnotlar:
1) Bu makale, Folklor/Edebiyat Dergisi, 23. Sayıda yayımlanan Kızılbaşlık’ın Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme adlı makalemizin genişletilmiş halidir. (bkz. Vatan ÖZGÜL, Kızılbaşlık’ın Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme, Folklor/Edebiyat Dergisi, 23. Sayı)Aslında Kızılbaşlık, Safevi Şiası’yla birlikte bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu başlığı “Kızılbaşlık’a dönüşecek olan Proto-Kızılbalık’ın Gelişimi, Kızılbaşlık ve Türkmenler” şeklinde algılamak daha yerinde olur.2) konar-göçerlik (ya da yarı göçebelik): Göçebelikten yerleşik hayata geçiş tarzındaki ara tiptir. Kışı köylerde çadır yerine kaim olan ağaç, taş, tuğla, saz v.s. gibi muhite uygun evlerde geçirip ziraat yaparlar. Daha ziyade hayvancılıkla beraber yürüyebilen hububat ziraatidir bu. Yazın da hayvanlarını alıp yaylalara çıkarlar, çadırda otururlar.(Mehmet ERÖZ, Yörükler, s. 72)3) Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, s. 144) a.g.e. s.155) Vatan ÖZGÜL, Kızılbaşlık’ın Tarihsel Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme, Folklor/Edebiyat Dergisi, 23. Sayı, s. 1196) Nejat BİRDOĞAN, Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşmesi, s. 76; Son beyidin farklı bir versiyonuda şöyledir:Tur’da Musa durup münâcât eyler
Neslimizi sorar isen Hoy’danuz .(Ahmet Yaşar OCAK, Babailer İsyanı-Aleviliğin Tarihsel Altyapısı, s. 205)7) a.g.m., s. 1208) Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, s.19-209) Ahmet REFİK, Anadolu’da Türk Aşiretleri, s. v10) a.g.e. s. vi11) Müsellim: Eyalet valileri ile sancak mutasarrıflarının uhdelerinde bulunan yerlerin idaresine memur edilenler hakkında kullanılır bir tabirdir. (Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, cilt 1, Müsellim maddesi)12) Vatan ÖZGÜL, Kazdağı Çevresi Tahtacıları ve 5 Telli Saz, Halkbilimi Dergisi, 1. Sayı, s. 2213) Vatan ÖZGÜL, Kızılbaşlık’ın Tarihsel Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme, Folklor/Edebiyat Dergisi, 23. Sayı, s. 12014) Cengiz ORHONLU, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskanı, s. 3315) Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler), s. 3316) a.g.e. s. 3717) a.g.e. s. 4118) a.g.e. s. 42. Bazı yorumlar bana ait19) Irene MELIKOFF, Bektaşilik/Kızılbaşlık: Tarihsel Bölünme ve Sonuçları, s. 4, Alevi Kimliği.20) bkz. Ahmet Yaşar OCAK, Kalenderîler, s. 83
21) Mehmet ERÖZ, Yörükler, s. 23. (Kısaltmalar bana ait)22) Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler), s. 42-43 (Kısaltmalar bana ait)23) a.g.m. s. 12124) Belkıs TEMREN, Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu, s. 2325) a.g.m. s. 12226) Osman ŞAHİN, Son Yörük, s. 35-3627) a.g.m. s. 12228) Müsteşrik: Doğu topluluklarının tarihini, dilini, edebiyatını ve folklorunu araştırmakla meşgul olan âlim, oryantalist. (Ferit DEVELLİOĞLU, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, müsteşrik maddesi)29) Abdülbaki GÖLPINARLI, Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar, s. 4730) Fuat KÖPRÜLÜ, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s. 25231) Nevzat ÖZKAN, Milli Folklor Dergisi, 21. Sayı, s. 67-73; (Kızılbaş) Türkmenler’de Ağaç ve su kültü için bkz. Ahmet Yaşar OCAK, Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri.32) Dedelik konusunda daha geniş bilgi için bkz. Ali YAMAN, Alevilik’te Dedelik-Ocaklar, s. 18-7033) Proto: ilk ya da erken şeklinde düşünebiliriz. Proto-Kızılbaşlık derken Safevi Şiası öncesi Anadolu’da dağınık, göçebe ya da yarı-göçebe halde yaşayan Heterodoks-Bâtınî (gayrı Sünnî) grupları kastediyoruz. Sadece cami olgusunu ele aldığımızda, Sünnîleşme’nin yerleşik yaşamla görece daha yakından ilgili olduğunu iddia edebiliriz. Bunun temel mantığı ise sosyolojojik temelli dinsel mimari olgusunda yatmaktadır diye düşünüyoruz. Göçer bir toplumda (betonarme-taş) bina kültürü olabilir mi ?” sorusu kanımızca bizi doğru cevaba götürecek temel sorulardan birisini teşkil eder. Zımnen, bina inşaa etme kültürü ile yerleşik yaşamın, görece daha ilintili olduğu sonucu ortaya çıkar. Elbette günümüzde artık bu olayı irdelemenin pek anlamı kalmamıştır. Toroslar’da göçen Sarıkeçili gibi bir-iki Yörük-Türkmen Boyu’nun haricinde göçebelik genel olarak sona ermiştir denilebilir. (Vatan ÖZGÜL, Kızılbaşlık ve Türkmenler, Karacaahmet Sultan Dergisi, Sayı 63, s. 28; bkz. Selçuk SAKATOĞLU, Sarıkeçililer-Toroslar’ın Son Göçebeleri, Atlas Dergisi, Sayı:71, s. 46-59)34) Vatan ÖZGÜL, Kızılbaşlık’ın Tarihsel Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme, Folklor/Edebiyat Dergisi, 23. Sayı, s. 12335) Abdülbaki GÖLPINARLI, Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar, s. 254. Ayrıca bkz. Ahmet Yaşar OCAK, Kalenderîler.36) Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler), s. 6137) Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, s. 20-2138) Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler), s. 66-6739) bkz. a.g.e. s. 67-70. Kısaltmalar ve bazı yorumlar bana ait40) bkz. Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”; Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler)41) Ayrıntılı bilgi için bkz. Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler)42) bkz. Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, s. 21-2243) bkz. İsmail BEŞİKÇİ, Doğu Anadolu’nun Düzeni, s. 106, 108-109; Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler)44) Ayrıntılı bilgi için bkz. Reha ÇAMUROĞLU, Tarih, Heterodoksi ve Babailer.45) a.g.e. s. 94-9546) Yeni-Platonculuk’la (yeni eflatun felsefesi), Paulicien (Pavlos) hareketiyle dolu Anadolu’daki Heterodoks Hıristiyan halk kitlesi kastediliyor. Yeni Platonculuk hakkında bilgi için bkz. Orhan HANÇERLİOĞLU, Felsefe Ansiklopedisi47) Reha ÇAMUROĞLU, Tarih, Heterodoksi ve Babailer, s. 110-111. Kısaltmalar ve bazı yorumlar bana ait.48) ya da Pavloslar. Daha geniş bilgi için bakınız Burhan OGUZ, Türk Halk Düşüncesi ve Hareketlerinin İdeolojik Kökenleri, 2.cilt, s. 11-3549) Burhan OĞUZ, Folklor ve Etnoğrafya Araştırmaları 1984, s. 367-368; Genel anlamda Anadolu’da yaşamış olan Hıristiyan tarikatlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Burhan OGUZ, Türk Halk Düşüncesi ve Hareketlerinin İdeolojik Kökenleri, 2.cilt, “Son Dönem Hıristiyan Anadolu Heresyleri”50) Ahmet Yaşar OCAK, İslam-Türk İnançlarında Hızır Yahut Hızır-İlyas Kültü, s. 134Burada Hasluck’un anlattığı ya da alıntıladığı bilgi Captain L. Molyneux-Seel’in “The Geographical Jaournal”da Temmuz-Eylül 1911’deki sayısında yayımladığı “A Journey in Dersim” adlı makalesinden alınmış olsa gerek. Ya da en azından Hasluck’un aktardıkları ile L. Molyneux-Seel’in aktardıkları birbirlerini tutuyor.“12 İmamlar için 12 gün ve 3 gün de”Keder Ellaz” için oruç tutarlar. “Keder Ellaz”, bir “saint”dir ve sadece “Oriental Takvim”de var. “Keder Ellaz”, Ermeniler’in “St. Serkis” dedikleri figürdür. Kızılbaşlar, Ermeni kiliselerini de ziyaret ederler. Bu kiliselerin en büyük “Saint”, St.Serkis’dir.” (Mehmet BAYRAK, Alevilik ve Kürtler, s. 360)51) Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, s. 2552) a.g.e. s. 25-2653) Ayrıntılı bilgi için bkz Mustafa AKDAĞ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası-Celâlî İsyanları; İsmail BEŞİKÇİ, Doğu Anadolu’nun Düzeni; Reha ÇAMUROĞLU, Tarih, Heterodoksi ve Babailer; Dersim, Jandarma Genel Komutanlığı’nın Raporu; Nuri DERSİMİ, Kürdistan Tarihinde Dersim; M. Şerif FIRAT, Doğu İlleri ve Varto Tarihi; M.Tayyib GÖKBİLGİN, Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlâdı Fâtihân; Yusuf HALAÇOĞLU, 18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi; Bekir KÜTÜKOĞLU, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri; Ahmet Yaşar OCAK, Babailer İsyanı-Aleviliğin Tarihsel Altyapısı; Burhan OĞUZ, Türk Halk Düşüncesi ve Hareketlerinin İdeolojik Kökenleri; Cengiz ORHONLU, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskanı; Baki ÖZ, Kurtuluş Savaşı’nda Alevi-Bektaşiler; Ahmet REFİK, Anadolu’da Türk Aşiretleri; Faruk SÜMER, Karakoyunlular; Faruk SÜMER, Oğuzlar(Türkmenler); Faruk SÜMER, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü; İbrahim SOLAK, Anadolu’da Nüfus Hareketleri ve Osmanlı Devletinin İskân Politikası, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 127, s. 157-192; İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri.54) bkz. Abdülbaki GÖLPINARLI, İslam Ansiklopedisi Kızılbaş Maddesi, Sadeleştiren: Alişan AKPINAR, Folklora Doğru, 63. Sayı, s,8055) Mehmet YAMAN, Erdebilli Şeyh Şafi ve Buyruğu, s. 1356) Şahkulu Sultan Dergahı Mezarlığı, Merdivenköy, İSTANBUL.
57) Pir Sultan Abdal’ın bir deyişinde şu mısralar yer almaktadır:”Gidi Yezid bize Kızılbaş demiş Meğer Şah’ı sevmiş dese yoludur.” (Sabahattin EYÜBOĞLU, Pir Sultan Abdal, s, 162)58) Abdülbaki GÖLPINARLI, İslam Ansiklopedisi Kızılbaş Maddesi, Sadeleştiren: Alişan AKPINAR, Folklora Doğru, 63. Sayı, s,8059) bkz. ŞEREFHAN, Şerefnâme, s. 65 (bkz. Faruk SÜMER, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü; Oktay EFENDİYEV, Safavi Devleti’nin Kuruluşunda Türk Aşiretlerinin Rolü, Yabancı Araştırmacıların Gözüyle Alevilik, s. 30-42; Bekir KÜTÜKOĞLU, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri) Bu konuya ileride değineceğiz.60) Kastedilen Hüseynî tac da olabilir. Nitekim haydari-haydariyye, bir çeşit derviş hırkası olarak tanımlanmaktadır. (bkz. Abdülbaki GÖLPINARLI, Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, s. 154, 320, 321, 322, 401, 414, 415)61) Bekir KÜTÜKOĞLU, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri, s. 2.62) bkz. a.g.e.63) Ahmet UĞUR, Yavuz Sultan Selim’in Siyasi ve Askeri Hayatı, s. 88
64) Rafizilık, Zındıklık, Mülhidlik tanımları, tarihselve dinsel alt yapısıyla ilgili olarak bkz. Ahmet Yaşar OCAK, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler. Kızılbaşlar’a bu yakıştırmaların Osmanlı yazışmalarında kullanılması ve Osmanlı-Safevi siyaseti ile ilgili olarak bkz. Bekir KÜTÜKOĞLU, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri.65) Bekir KÜTÜKOĞLU, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri, s. 33.66) a.g.e. s. 11. Türkmenler’in Kıbrıs’a sürülmesi ile başka belgeleri görmek için bkz. Ahmet REFİK, Anadolu’da Türk Aşiretleri.67) Vatan ÖZGÜL, Kızılbaşlık ve Türkmenler (2), Karacaahmet Sultan Dergisi, Sayı:64, s. 31. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Irene MELİKOF, Alevi-Bektaşiliğin Tarihi Kökenleri, Bektaşi-Kızılbaş(Alevi) Bölünmesi ve Neticeleri,Türkiye’de Aleviler- Bektaşiler- Nusayriler, Ensar Neşriyat, s. 17-34
Türkemiş Türkmen Yörükleri:15-17 Yüzyıllar arasın da Gölhisar Yörükanı diye de anılırlar.Hamit Sancağının en önemli yörük aşireti idiler. Gölhisar, Yeşilova, Tefenni,Burdur’a kadar yayılmışlardı . Hatta Bucak ve Ürkütlü’ doğru kayanlar da vardı. .Türkemiş Türkmen Hası olan Burdur iline onların adları 1630 dan 1860 lara kadar isim babalığı yapmıştı.
Türkemişlerin Obaları-Beyler obası Bey köyü kuranlar
Kara Dorular-Ağlanlılar (Ağa Alan) -Büyük ve Küçük Alan Köylerini kuranlar
Tonbadinler.-Pınar başılılar aynı addaki Pınarbaşı köyünü kuranlar.
Alakırlılar- Tefenni de Alakır Köyünün ilk sakinleri ,1873 de mevcut olan Alakır Köyünü bu gün göremiyoruz.Ancak adlarını taşıyan ova halen vardır.
Tefenni Yörükleri Tefenni’yi ilk kuranlar.
Bulak Yörükleri,İmanç Bölüğü.Tabaçlılar. Üyüklüler:.Tefenni Üyük Köyü banileri.
Emetliler.-Kılçanlılılar.Karamanlı Kılçan Köyünü ilk kuranlar.
Develiler-Karamanlı Yörükleri.Adın dan da görüleceği üzere Karamanlı ilçesinin kurucuları oldular.
Ovacık Bölüğü .Tefenni Ovacık Köyüne yerleştiler.
Demir Beyli Bölüğü.-Firuzlular.Zamanımızın Harmankaya Köyünü kuranlardır. Daha sonra bir kısmı Karamanlı’ya yerleştiler.Halk arasında Ferizli’ler de denir.
Beydemirliler cemati-.Ürkütlüler:Ürkütlü yü kuranlar. Ürkütlü Yörüklerinden 1960 larda hala Adana – Mersin çevresinde konar göçer olarak yaşayanlar vardı.
Parslular Bölüğü. -Kara Haydarlılar Bölüğü.Acarlar Bölüğü,Işıklar Bölüğü.Ne var ki bu isimlerin bazıları yaşadıkları çevrelerin adı da olabilir. Türkemişler zamanla çoğalmışlar ve yerlerine sığamayınca bazıları Menteşe’ye ,Antalya’ya, Bergama ılıcasına dağıtılmışlardı. Rumeli’ye sürgün edilenler arasın da oldukları vakidir.
Ali Fahrettinli: Gölhisar da 16.ve 17 Yüzyıllarda görülen bu Türkmen taifesi Türkemiş’ ten sonra en kalabalık Yörük taifesiydi Malumlu ve Yazır bölükleriydi.
Erle Yörükleri: Kollar,Çepniler,.Düden Delisi. Kara Mahmutlar. Çardak Yörükleri .Çardak Köyünün kurucuları.
Bucak Yörükleri: Eskiden beri yoğun bir yörük bölgesidir.Ilıman iklime sahip olduğundan bölge yörük’ler için cazipti.Melli (Milli) çevresinde adları geçen küçük bölükler ise: Adil ve Umur, Bayat, Kara Özlü,Çakırlar, Kayı ,Kayı Ece,Milli diğer deyişle Melliler Yakın tarihe kadar Teke Sancağının önemli bir Yörük taifesiydi.
Melliler veya Milliler:Bazı araştırıcılar Mellilerin Avşarlardan bazıları da Peçenek(Becene)ler den çıktıklarını iddia ederler. Bucak ilçesinin bir bölümüne 15.Yüzyıl dan beri Milli Nahiyesi veya Milli Kazası denmektedir.Bu adı taşıyan Melli ya da Milli Yörükleri o çağdan yakın zamanımıza kadar bu hayat tarzını bölgede devam ettirmişlerdir.
Melli Yörüklerinin cemaatleri(bölükleri)Adil,Akbük,Bayat Bayır,Çakırlar,Eşen,Gelesin,Germegi,İsaSazı,Kabaağaç,Kayadibi,Kayı, Kayı Ece,Milli,Kum Beyi,Süleoğulları,Susuz,Taşcı.Bu isimler dolaştıkları yerlerden alabilecekleri gibi özgün adları da olabileceği unutulmamalıdır(Behset KARACA, 15 ve 16 Yüzyıllarda Teke Sancağı .Sayfa:166.189. 2002 Isparta)
Emirhan Oğlu yörükleri. Kışla cemati.Küreciyanlar,Kızıl İshaklar cemaati(Hüseyin Özçelik,Tarihten Bugüne Bucak-Oğuzhan . S.D.ÜNİVERSİTESİ. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta 1999)
Bucak’ta kışlayıp Sultan dağlarına çıkan yörükler. Sarı Keçililerdi. Bir diğer kolu Eşeler dağına göçerdi. Karaağan Dağları onlar için önemli idi.Sarı Keçililerden başka:Dağlılar,Odabaşlılar,Kötekliler. Sarı Musalar,Honam’lılar bölükler yakın tarihlere kadar bu civarda yaşarlardı.
Ayrıca Saçı Karalı, Hacı İbrahim’ liden bazı bölükler Bucak ve çevresine yerleşmişlerdir.
Danişment Türkmenlerinin iskanı:1701 senesinde bir fermanla iskanları emredilen bu Türkmenler uzun süredir,Anadolu da dolaşıyorlardı. İskan sahalarından biride Hamit Sancağıdır.Sandıklı’dan başlayıp Keçiborlu ve Irla’ya. Baklan Kazalarına kadar olan sahaya yerleştirildiler.Söğüt dağları çevresi iskan sahaların dan biriydi. Erle –Irla ( Yeşilova)’ ya yerleşenler.Karalar Cemaati: Önce Çardak Köyüne yerleştiler.Daha sonraları etrafa zarar verdiklerinden kaldırıldılar bir kısmı Kıprıs’a sürüldü. Bu ilçemizin Kara Köyünü kurdular.
Buralarda da boş durmadılar. Civanşirlerden Horozoğlu diye biri şakilik de yapmıştı; o yıllarda:adı Horoz Köyüne hatıra kaldı:(Pr. Dr. Yusuf Hallaçoğlu,Osmanlı İmparatorluğunun İskan siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi.Say.81,82 Ankara 1991
8-Çeşitli zamanlarda Burdur iline yerleşen bazı aşiretler ve cemaatler :
-Karamusalı Yörükan taifesi Tefenni Karamusa Köyü.
-KaratekeliYörükleri: Çavdır Anbarcık Köyüne bir bölük 19.Asır sonlarına doğru yerleşmişlerdir.
-Kolucak (Kolçak): Gölhisar Türkmen taifesi
-Oğuzhanlı:15.yüzyılda Karaman Beyliğinde Mut dolaylarında bir beyin adını alan bu aşiret Bucak ilçesine adını veren Türkmen taifesidir.Anamur,Gülnar ve Mut’a da yerleşmişlerdir.Bozdoğan Yörüklerinin bir kolu olan bu Toroslar boyunca batıya doğru dağılmışlar bir kısmı da Bucak ilçesine yerleştikleri anlaşılıyor.1588 yılında Teke Yörükleri içinde Haymanaların içinde isimlerine rastlıyoruz. 20.Yüzyıl başlarında bu ilçenin adı Burdur’a tabi Oğuzhan Nahiyesi olarak yazılıp çizilmektedir.
-Beyliler Türkmen Taifesi Kemer’e yerleşmişlerdir.
Saçı Karalılar:19.yüzyılda bu aşiretin bir kısmının Burdur ,Denizli ve Isparta’ya yerleştirilmesi için irade yayınlanmıştı.
-Sarıkeçili Yörükleri:Vatan-ı aslileri bugünkü Bucak Karağan Dağlarından başlayıp Kemer ilçesine kadar olan Burdur’un Güneybatı dağlarıdır.Otuz yedi köye iskan olmuşlardır.Konya’dan Tokat’a,Isparta’ya ve diğer illere buradan dağılmışlardır.Kemer Sarıtaş Yörükleriyle karışmışlardır.(Osmanlılar zamanında bu aşiretle ilgili bol miktarda Şeriye sicili tutulmuştur.Burdur şeriye sicilleri 198/1 nolu defter,353 nolu sicil,1797 ; 17 Cemazil ahir 1836 Tirkemiş Voyvodasına emir,Isparta Şeriye sicili 180 nolu defter.
-Yeni Osmanlı Yörükleri:Burdur ve Gölhisar’a yerleşmişlerdir.Bazı bölümü Antalya’dadır.
-Burhanlılar:Asıl Güneydoğu Anadolu Türkmenleridir.Çukurova’da yoğundurlar.Gölhisar Çukuru köylerine küçük grupları yerleşmiştir.Çavdır ,Yamadı Köyü, Kayıcık Köyü,Hisarardı,Uylupınar gibi
-Bıyıklı Yörükleri:Burdur ve Antalya’ya yerleşmişlerdir.
-Cerit: Konar göçer Türkmen yörüğü.Burdur ve Gölhisar’a iskan olmuşlardır. Halk arasında titiz insan manasına gelir.
-Bozulus, nam-ı diğer Tabanlı Türkmen ulusu:Burdur kazasına yerleşmiştir.(Burdur şeriye sicilleri 8 nolu defter, 1833 tarih ,38 nolu sicil)
-Çubuklu göçeri:Burdur kazası Türkmen taifesidir.
-Deremilli (Dirmilli) :Bugünkü Dirmil’i kuranlar, yörük taifesindendir.Alanya’da da bir bölüğü vardır.
-Eşenli Yörükan taifesi:Kemer’e yerleşmişlerdir.Oğuzlar’ın Dodurga boyundan çıkmışlardır.
-Eski Yörük:Burdur
-Gerce :Yörükan taifesindendir.Bucak ilçesine yerleşmişlerdir.Yakın zamanlara kadar Çukurova’da göçebe olanlar vardı.
-Kölegir:Yeşilova (Erle-ırla) Danişmenti Türkmen taifesindendir.
-Gözden göre:Yeşilova.Konar göçer Türkmen taifesindendir.
-Hacılar:Burdur. Oğuzların Döğer boyundan çıkmadır.Hacılar köyü ile Döğer köyünün yakınlıkları dikkat çekicidir.
-Hacı veliler obası:Yörükan taifesindendir. Gölhisar.
-İğdecik delisi:Yeşilova.
-Karaçallı:Yörükan taifesindendir.Burdur.Karaçallı Köyüne Geygel Yörükleri de yerleşmiştir.
-Karakoyunlular:Kızılkaya köyleri,Kestel dağı çevresi,Kemer Elmacık Köylerine kadar perakende yörüktürler.Yakın zamanlara kadar konar-göçer durumdaydılar.Kapaklı köyünü kuranlar bu yörüklerdir.
-Karamusaoğlu Bekir:Yörükan taifesinden. Kızılkaya kazası.
-Karaözlü Yörükleri:Ağlasun,Girme kazaları.Antalya’da oldukça fazladırlar.
-Keçili:Bozulus içinden Türkmen yörükanıdır.Bugünün Keçili köyünü kurmuşlardır.
-Kıllı :Yörükan taifesindendir.Cerit aşiretine bağlıydılar.Ağlasun yörüklerindendir.
-Kızılallı:Çavdır Kızıllar Köyü. Yörükan taifesindendir.Karaman oğlu Beylerine en çok estek veren Türkmen aşireti olan Bozdoğan Yörüklerinin bir koludur.Bir çok tarihçi onların adını Kızıl ali olarak okumaktadır. Ne var ki Kızılallı olarak okuyanlarda bulunmaktadır.(Yusuf HALAÇOĞLU,18.Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi.sayfa 82,129 ttk Yay.Ankara 1991) .Nitekim Kızıllar Köyüne yakın köyler buraya Kızıl Allı demektedirler. İsimlerin halk hafızasının kolay kolay unutmadığına güzel bir misaldir(Üçler BULDUK,Bozdoğan Yörükleri.Yörükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildiriler.Sayf. 79 2000 –Ankara).Toroslar boyunca batıya doğru yayıldıkları anlaşılan bu boy mensuplarından bazıları 16.Yüzyıl sonlarına doğru ,Gölhisar çevresinden Tefenni,Hasan Paşa Yörükleri ile Teke Sancağına geçmişlerdi(Behset KARACA.15.ve16.Yüz yıllarda Teke Sancağı Sayfa164 2002.Isparta).
-Kılavuzlar:Kemer. Yörükan taifesindendir.Ayrıca 16.Yüzyılda bu bölgede iki köy daha mevcuttu.
-Kulaklar:Boynuyoğunlu aşiretinin bir bölüğüdür.Yeşilova,
-Kutludoğmuşlu:Eskiden Gölhisar yörük’anındandı.Yeşilova ve Gölhisar’a dağılmışlardır.
-Macarlar:Gölhisar.Yörükan taifesindendir.Türkmen boyları içinde Macar grupları tarih boyunca hep olagelmişlerdir.Macaristan’dan geldikleri söylense de Burdur’un bütün köylerinde Macar sülaleleri bugün bile aynı ad altında mevcutturlar.
-Paşalı:Ağlasun yörükan taifesindendir.Bugünkü Çebişli köyünün kurucularıdır.
-Savcılı:Konar-göçer Türkmen taifesindendir.Güneydoğu ve İç Anadolu’ya dağılmışlardır.Kemer’e yerleşenler vardır.
-Tırtar:Konar-göçer Türkmen yörükanıdır. Burdur kazası ve Yeşilova taraflarına.
-Toma Yörükleri:Burdur kazasına yerleşmişlerdi.18.yüzyılda onlarla ilgili çeşitli yazışmalar mevcuttur.Burdur’ da bulunan Toma yaylağından da bahsedilir.
-Yapağılı:Yörük taifesindendir.Kütahya-Geyikli kazasından göç ederek Yeşilova Kırlı köyüne yerleşmişlerdir.Bu yerleşme 1825 tarihine rastlamaktadır. (Burdur Şeriye sicilleri 8/205 , 92 nolu sicil). Yapağılılarla ilgili Burdu r Mahkemesinde 1835 tarihinde Kütahya’da karıştıkları bir olayın mahkemesi yapılmıştı.Horzumun bir koluydular.
-Karakeçili:Kayı Boyundan olan bu ünlü yörük aşiretinin bir kolu günümüz Burdur Halebi köyünün kurucularıdır.Halebi denmelerinin sebebi :Halep-Suruç civarında bulunan Karakeçili aşiretinden ayrılarak bu köye yerleşmeleridir.Gölhisar çukuru köylerine yerleşenlerde görülür . Büyük Alan köyü gibi.Ayrıca Burdur Güneyyayla (Marmara)köyünü Kara Keçili Yörükleri kurmuşlardır. Çavdır Söğüt Beldesini kuranlarda Kara Keçili’lerdir.
-Çakallar:Söğüt Dağlarından başlayıp Yeşilova Bayındır Köyüne kadar olan köylere yerleşmişlerdir.Tefenni civarında tavattun eylerlermiş .Bugün bir kısmı Bayındır Köyünde yaşamaktadırlar.
-Haytalar(Saçı Karalar) :Küçük gruplar halinde olsalar da Çavdır-Kozağaç köyüne ve Çeltikçi-Ovacık köyüne yerleşmişlerdir.(Geniş bilgi:Ahmet Refik;Anadoluda Türkmen Aşiretleri,İstanbul,1937. Cevdet Türkay,Osmanlı Arşivlerine göre Oymaklar,Aşiretler,Cemaatler,İstanbul,1979. Hüseyin Özcan;Akdeniz Bölgesi ,Ankara,1967)